Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kendi Kendime Yaslanırken

Hayatın Ortasında Bir Mola

Hayat bir mücadele. Ve bu mücadelede çoğu zaman durmayı bilmezsek, hayat bizi bir şekilde durdurur. Hem de en beklenmedik anda, en zor yoldan... Konfor alanımızdan çekip alarak. Zannediyoruz ki hep daha fazlasını yaparsak kazanacağız. Daha çok çalışmak, daha çok koşturmak, hep ayakta kalmak... Ama unuttuğumuz bir şey var: Bedenin de, ruhun da bir sınırı var. Yeterince yorulmadık mı? Yeterince nefes almadan çabalamadık mı? Bu yorgunluğa bir dur demenin zamanı gelmedi mi? Durmak, vazgeçmek değildir. Aksine; bazen durmak, daha güçlü bir dönüşün ilk adımıdır. Mücadele hep orada olacak. Ama sen dinlenmiş, toparlanmış ve yenilenmiş olarak geri döndüğünde, işte o zaman gerçekten kazanmaya başlarsın. Kendine iyi bakmayı erteleyen herkese… Bazen güçlü olmak, durmayı bilmektir. R.E.M-Losing My Religion

Bir Zamanlar İnsan

Gözler, gözlere değil de iki karış ötedeki akla odaklanınca…  Sözler, alışılagelmişin dışında, tuhaf birer lakırdıya dönüşünce…  Ve insanlık, bizden yavaşça uzaklaşınca…  Normal olmayı unuttuk.

İki Kişilik Sessizlik

  Bir sen, bir de bendik bu hayatta, Bir senin sesin, bir de benim sesim... İkimizin varlığıyla inşa ettik hayatı, Sessizce, derinden, birlikte... Bir sen, bir ben vardık bu yollarda, Attığım her adımda izini bulurken, Gecenin zifiri karanlığında, Sabahın yakıcı aydınlığında hep sen vardın. Bir sen, bir ben vardık bu hayatta, Ama şimdi... anlamayacak kadar uzağız birbirimize. Gölgem bile gölgene kavuşmuyor artık, Mevsimler bile zamanında gelmiyor sanki. Yeniden doğmak gibiydi bir zamanlar, Şimdi ise ne doğuyoruz ne de tükeniyoruz... Sadece susuyoruz, Bir sen, bir ben vardık, bir zamanlar…

İÇİMİZDEKİ ŞEYTAN

Bir şeytan var içimizde, Sessizce fısıldar kulağa. Geçip gidenin peşine düşürür, Kalıcıyı unutturur ansızın. Tetikler arzuyu, Bir anlık parıltı uğruna Yakıp geçer En derin duyguların izini. Kandırır bizi kendi içimizle, Sanki ihtiyaçmış gibi hissettirir yokluğu. Sömürür sevgiyi, sabrı, Ve sonra susar, olan olur. Bir son hazırlar sinsice, Ama başlangıç gibi giyinir. Ne zaman ki geç kalır fark ediş, O zaman anlaşılır: Aslında bizmişiz o şeytanın kendisi

Fanusun Kırıldığı Gece

Ansızın, vakitsiz bir saatte Cam fanus yok olmuş haldeydi  Ve birden nefes almaya başladım. Sanki içimde sessizce sakladığım Tüm o kırık sabırlar Bir fısıltıyla uyanmıştı. Geceye adım adım, Bu özgürlüğe teslim oldum… Gecenin tekinsizliği kayboldu, Gecenin ürkütücüğü aydınlandı. Yorgun düşler diz çökmeyi bıraktı, Ve karanlık ilk kez bana Sadece gölge değil, Bir yol gösterdi. Gece uzun, evet… Ama sabah doğmaktan hiç vazgeçmedi. Ben de vazgeçmedim. Çünkü beklemekten fazlasıydım artık. Cam fanus yok olmuştu, Saklanmak zorunda değildim. Ayağa kalktım, Ve bir fırtına gibi esmeye başladım yeniden. Adele- Hometown Glory

Hayatın Ortasında Bir Oyun

Hayat, çizgileri belirsiz bir oyun alanı, Gökyüzü mavi, ama gözler bazen sisli. Çevre, fesatla dolu bir kalabalık, Gülüşlerin gerisinde suskun hesaplar saklı. Bazıları koşar, düşer, yine kalkar, Bazıları sadece izler, alkışlamadan. Kalpler buz gibi dururken eller ceplerinde, Zaman akar, hiç kimse fark etmeden. Oyun devam eder, sahne hep açık, Kimin rolü ne, kim bilir tam olarak? Maskeler renkli, sözler ise boş, Gerçekler fısıldanır yalnızca uzaktan. Bir çocuk gibi koşan, ama gözleri derin olan Bir figür geçer sokak lambalarının altından. Saklanmaz artık kimse kimseye, Ama yine de herkes gizlenir aslında. Saygı, yok olmuş bir kural gibi, Kıymet bilen az, bilen de saklanır. Ne zaman kıymetli olduğunu hatırlasa biri, Kalabalıklar kıskanır, geri adım atar. Hayat, kendi kuralını yazanlar için dardır, Ama içi tertemiz olan bir oyun kurar. Oyun biter bir gün, alkışlar susar, Geride sadece oynayan kalır… onurla, zarafetle.