Ana içeriğe atla

Kendi Kendime Yaslanırken

Koca Çınarların İzinde

 

Koca koca çınarlar, göğe başkaldıran,

Kökleriyle geçmişe, dallarıyla yarına uzanan.

Bir gün sessizce eğildiler toprağa,

Gövdeleriyle, yapraklarıyla kucakladılar karanlığı.


Ama gitmek miydi bu, gerçekten gitmek?

Her bir yaprakları, rüzgarda yeniden dirilmek...

Bize bıraktıkları, unutulmaz anılar,

Dilden dile dolanan efsane şarkılar.


Bir akşam, sıcak bir çay oturmasında,

Fısıldarlar eski bir gramofon plağında.

Bir düğünde, kahkahaların arasında,

Ya da bir yalnızlık gecesinde, yıldızlı bir masada.


Onlar gittikçe, yankıları büyür;

Bir film karesinde, sahnelerden süzülür.

Bir şarkının notasında yüreğe dokunur,

Göz pınarlarını ıslatan bir hatıra olur.


Toprak oldular belki, ama kaybolmadılar.

Her adımda, her nefeste bizimle varlar.

Bir çınarın gölgesi gibidir hatıraları,

Hem serinlik, hem sıcaklık taşır yarına.



Koca çınarlar… devleşen ruhlarıyla,

Kendi hikayemizin köşelerinde saklılar hala.

Ne zaman bir şarkı çalsa eski bir radyoda,

Ne zaman bir gülüş yankılansa boş bir salonda,


Onlar gelir, oturur yanı başımıza,

Sessizce eşlik eder bir çay masasına.

Ve biz anlarız ki, çınarlar ölmez,

Sadece yeniden hayat bulurlar, ölümsüz sözlerde.


Her şarkıda, her hikayede, sonsuz hatıralarda,

                                       Koca çınarlar yaşamaya devam eder bu dünyada. 

Ferdi Tayfur-İçim Yanar Yanar

Yorumlar

  1. Bu kadar güzel anlatmayı nasıl başardın. Gerçekten harikasın. Lütfen bizi bu denli güzel yazılarından mahrum etme. Arzu Hanım yeni yazılarınızı merakla bekliyorum.

    YanıtlaSil
  2. Nazik yorumunuz için çok teşekkür ederim. Tüm Türkiye yitip giden çınarlara üzülürken buna kayıtsız kalamazdım.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Her Günün Değerini Bil, diyorsak, o güne bir yorum bırakmak da fena fikir değil.
Yazıyla ilgili düşüncelerini duymak beni mutlu eder. :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Önüm Arkam Sobeyim

Önüm, arkam, sağım, solum… sobeyim, Saklandım kendimden, bir ben bile göremeyeyim. Çıkmaz bir sokakta çaresizim, Adımlarım suskun, yüreğim derin sessizim. Yürüdüğüm yolda iz yok, yön yok, Bir hayal uğruna geçmişimle yan yana çok. Zaman susar, kelimeler donuk, Her sokak lambası, bir anıyı yakıp söndürür soluk soluk. Sobelenmiş bir çocuk gibi yüreğim, Kaçarken yakalanmış, ama hâlâ diriyim. Ve belki de en çok kendime yeniyim, Önüm, arkam… her yanım ben — sobeyim.                                    (Saklambaçla Gelen Nisan: Baharın Çocukluğa Açılan Kapısı)

Gözlerime bak

  Aklın karışırsa Gözlerime bak  Yönün kaybolursa  Gözlerime bak Titrerse için Gözlerime bak   Çaresiz kalırsan  Gözlerime bak Dünya Kararırsa Gözlerime bak Arzusuz kalamazsan  Gözlerime bak.

Kendine Yolculuk

Zamanla öğrendim; Bazen en derin sessizlik, Bir kalbin en gürültülü çığlığıdır. Kelimeler yorgun, Cümleler bitkin, Ama içimde dinmeyen bir fırtına var hâlâ. Alır da giderim başımı, Kendime dönerim. İnzivanın sessizliğinde Belki yeni bir ben saklıdır, Belki başka bir bahar… Francis Lai – Un Homme et Une Femme         

Büyük Evin Yalnız Cenazesi

 Her şey fazla fazla ev de  Kalabalık toplanmış Bu zamana kadar gelmeyen evlatlar Biri doktor, biri avukat, biri iş adamı Gelmişler sonunda baba evine Babalarının cenazesine Boş bir uğultu sonu görülmeyen salonda Diller de hayat şartları yoğun tempo  Ve bunun gibi daha niceler Baba artık toprak altında Demek ki varlığı gitti konusu da bitti      t. g. A