Ana içeriğe atla

Kendi Kendime Yaslanırken

Kendi Kendime Yaslanırken

 Arzu’yum ben…
İnsan kalabalıklarından çok, kendi içimin dar sokaklarında yürürüm.
Biraz susarım, biraz düşünürüm,
ama en çok kendimi toplarım o sessiz kıvrımlardan.

Gün bazen güzel başlar,
içimde bir mavi uğultu,
hani saks mavisi gibi, geceye daha varmadan parlayan…
Sonra biri gelir, bir söz söyler,
bir gündelik telaş dokunur omzuma
ve ben yine o eski Arzu olurum;
güçlü, dirençli,
ama içi hâlâ su gibi dalgalanan.

‘Kimsin ki haddini biliyorsun,’ der bazen içimdeki ses,
‘Kimsin ki bu kadar istiyorsun?’
Olsun.
Ben de bilirim; insan bazen kendine en çok orada yaklaşır:
Yorulduğu yerde.
Saklandığı yerde.
Kendine dokunduğu o ince, narin yerde.

Sporla güçlenen omuzlarım var ama
yüreğim hâlâ ince bir çizgide yürür.
Bir şeylerden kaçmam,
ama bir şeylerin üzerime geldiğini hissedersem
durmayı da bilirim.

Ve yine de…
Rüzgârı hissederim.
Kendimi.
Küçük bir ışığı bile büyütecek kadar
iyileşmeyi, inanmayı bilirim.

Ben Arzu’yum.
Bir şey biterse yeniden denerim,
bir kapı kapanırsa yeni bir pencere açarım.
Hem Edip Cansever’in ‘insan yaşadığı yere benzer’ sözünü bilirim,
hem de kendi kendime şunu fısıldarım:
İnsan bazen en çok, içinden geçtiği fırtınaya benzer.

Ama geçer.
Ben geçerim.

Ve yine kendi rengime dönerim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Önüm Arkam Sobeyim

Önüm, arkam, sağım, solum… sobeyim, Saklandım kendimden, bir ben bile göremeyeyim. Çıkmaz bir sokakta çaresizim, Adımlarım suskun, yüreğim derin sessizim. Yürüdüğüm yolda iz yok, yön yok, Bir hayal uğruna geçmişimle yan yana çok. Zaman susar, kelimeler donuk, Her sokak lambası, bir anıyı yakıp söndürür soluk soluk. Sobelenmiş bir çocuk gibi yüreğim, Kaçarken yakalanmış, ama hâlâ diriyim. Ve belki de en çok kendime yeniyim, Önüm, arkam… her yanım ben — sobeyim.                                    (Saklambaçla Gelen Nisan: Baharın Çocukluğa Açılan Kapısı)

Gözlerime bak

  Aklın karışırsa Gözlerime bak  Yönün kaybolursa  Gözlerime bak Titrerse için Gözlerime bak   Çaresiz kalırsan  Gözlerime bak Dünya Kararırsa Gözlerime bak Arzusuz kalamazsan  Gözlerime bak.

Kendine Yolculuk

Zamanla öğrendim; Bazen en derin sessizlik, Bir kalbin en gürültülü çığlığıdır. Kelimeler yorgun, Cümleler bitkin, Ama içimde dinmeyen bir fırtına var hâlâ. Alır da giderim başımı, Kendime dönerim. İnzivanın sessizliğinde Belki yeni bir ben saklıdır, Belki başka bir bahar… Francis Lai – Un Homme et Une Femme         

Büyük Evin Yalnız Cenazesi

 Her şey fazla fazla ev de  Kalabalık toplanmış Bu zamana kadar gelmeyen evlatlar Biri doktor, biri avukat, biri iş adamı Gelmişler sonunda baba evine Babalarının cenazesine Boş bir uğultu sonu görülmeyen salonda Diller de hayat şartları yoğun tempo  Ve bunun gibi daha niceler Baba artık toprak altında Demek ki varlığı gitti konusu da bitti      t. g. A